Kocaeli'de vatandaşlarla söyleşi programında bir araya gelen Bilişimci ve Yazar Orhan Toker, ebeveynlere önemli uyarılarda bulundu. Toker, "40 dakika bir dersi tamamlayamayacak, dikkat süreleri olamayan çocuklar var. Sanki hiç konuşamıyormuş, dışardan söyleneni algılayamıyormuş gibi gözüken çocuklar var. İşte bunlar ilk 36 ay fazla ekrana maruz kalmış çocuklar. Demek ki çocuklarımıza ilk 36 ay ekran göstermeyeceğiz" dedi.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin Kocaeli Kongre Merkezi'nde düzenlediği "Ailem Kocaeli Buluşmalarına" pek çok ailenin yakından takip ettiği Bilişimci ve Yazar Orhan Toker, "Dijital Çocukların Ebeveyni Olmak" konu başlığıyla katıldı.
Pandemi sürecinde çocukların okula gidememesine dikkat çeken Toker, "Aileler çocuklara "Dünyanın sonu gelecek', "Şu kadar suyumuz kaldı" diye kaygılandırmaya başladı. çocuklarda kaygı oluşmaya başladı. Ardından pandemi geldi, bu sefer çocuklar okula gidemediler, arkadaşlarını göremediler, dışarıya çıkamama durumları başladı" dedi.
İlk 36 ay çocukların zihinsel gelişim süreci olduğunu vurgulayan Toker, "İnsan beyni 100 milyar hücreyi kapsıyor, bu hücrelerin 36 ayda yüzde 86'sı tamamlanıyor. Bütün bir ömür kullanacağımız zihinsel becerilerimiz bu ilk 36 ayda tamamlanıyor. Yürümek, konuşmak ve duygularımız hep bu ilk 36 ayda. Bu gelişim sürecinde ekran ne kadar etkili olursa gelişim eksik tamamlanıyor" diye konuştu.
"Çocuklarımıza ilk 36 ay ekran göstermeyeceğiz"
Çocukların zaman zaman kendilerini ifade etmekte zorluk yaşadığını ifade eden Toker, "Konuşamayan çocuklar var biliyor musunuz? İlkokula gidiyor, itişerek anlaşıyorlar. Kendilerini ifade etmekte zorluk yaşıyorlar. 40 dakika bir dersi tamamlayamayacak, dikkat süreleri olamayan çocuklar var. Sanki hiç konuşamıyormuş, dışardan söyleneni algılayamıyormuş gibi gözüken çocuklar var. İşte bunlar ilk 36 ay fazla ekrana maruz kalmış çocuklar. Demek ki çocuklarımıza ilk 36 ay ekran göstermeyeceğiz. Bir kuralımız var, yaşından bir çıkaracağız, kalanı 10 dakika süre vereceğiz. Yani 5 yaşındaysa bir çıkardık 4, 40 dakika süresi var. Okula başlamadıysa bu süreyi ikiye bölerek, içeriğini faydalı, gelişimi destekleyici uygulamalardan belirlemek gerekir. Artık uygulamalar öyle bir bozuldu ki onun için seçilmiş şeyler izlemeli, çıkan reklamlara da dikkat edilmeli. Kararlı olmak lazım. Kararlılık denince, "10 dakika doldu" diyerek fişi çekmeyeceksiniz. Bu, sizin en sevdiğiniz dizinin ortasında çocuğun gelip fişi çekmesine benzer. Bu aynı şey, bırakın izin verin izlesin. O zaman size saygısı da artar, izlediği şeyi uzatıp, kısaltma yetkisinin sizin elinizde olduğunu anlar. Çocuğa orada bir esneklik yapmak, otoriterliğin sizde olduğunun bir göstergesidir. Ama fişi çekerseniz size saygısını kaybeder, ona dikkat ederek bugün esneklik gösterirsiniz, yarın erken kapatırsınız" ifadelerini kullandı.
"Yeter ki doğru oyunları seçip, oynayabilsinler"
Ebeveynlere tavsiyelerde bulunan Toker, "Çocuk yolda durmuyor, yemek yemiyor, bizi rahat bıraksın diye eline tablet ve telefon verirseniz çocuk büyüdüğünde de onu arar. Yasaklamak olmuyor, içerik kontrolünü uygulamalara yaptırmak çok yanlış. O zaman ne oluyor biliyor musunuz? Şu izlenimi veriyorsunuz; "Seni bilgisayarlar kontrol ediyor" Şimdi gelelim bilgisayar oyunlarına. Oyunlar doğru seçildiğinde çocuklar tarih öğrenebilirler, coğrafya öğrenebilirler, ekonomi, para yönetimi öğrenebilirler. Yeter ki doğru oyunları seçip, oynayabilsinler. Biz oyun seçme zahmetinde bulunmadığımız için çocuklar arkadaşlarının oynadığı oyunları oynuyor. En çok oynanan, en çok reklamı çıkan oyunlar, çocuğu devamlı oyuna çağıran oyunlar ısrarcı olan oyunlar. Örneğin bazı oyunlar, çocuk oyuna girdikçe onu ödüllendirir, ona oyun parası verir, oyuna girmediğinde de seviye kaybeder. Bu oyunlar da çocukları şans oyunlarına alıştırır. Çocuk rekabetçiyse araba yarışı oynar, plan yapmayı seviyorsa strateji oyunları oynar, meraklıysa bilim oyunları oynar. Yeter ki biz seçelim ve onunla beraber oynayalım, hatta onu oyunu sevdirirsek beraber oynarsanız bayılacaktır" sözlerine ekledi.