Sektörlere mercek tutmak istiyorum çözüm değil çözülme doruklaşıp hainler çığlıklar atarken... Çözüm diyenlerin çözülme getirdiğini artık sağır sultan hissediyor da bizim çok bilmişlerimiz hala uykuda... Havuz medyasının tuzağındaki benim aziz milletim de...
Türkiye’nin yönetiminde söz sahibi olanlar öyle sanal gündem mahiri ki, gerçeklerin üzeri örtülüyor. Tıpkı ‘kaybolan meslek sahiplerine kredi’ gibi, tıpkı ‘sözüm ona çiftçiye destek’ gibi, ya da ‘ev alacaklara destek’ gibi...
Çiftçim, esnafım, sanayicim ve herkes sanal dünyada yaşayıp gidiyor da atı alan Üsküdar’ı geçmek üzere...
Milliyetçi Hareket’in Lideri Devlet Bahçeli Beyin, grup konuşmasında detayları ile anlattığı esnafımızın hal ve gidişine bir kere daha göz atalım.
Gerçekten de helal kazancın peşinde koşan esnaf ve sanatkârlarımız en çok ihmale uğrayan, en çok ilgisizliğe kurban giden meslek grubu. Türk milletinin bel kemiği olan esnaf ve sanatkârlarımız ne yazk ki 13 yıl geride kalsa da hala yalanlarla avutuluyor.
1.5 milyonu aşan esnafımızdan bir yılda 113 bin 696’sı sanki AKP sayesinde işini bırakmadı.
Artan maliyetler, çıkan hammadde fiyatları ve enflasyondaki yükseliş sonucunda esnaf, mal ve üretim ile sermaye dönüşümünü sağlayamaz halde. Esnaf ve sanatkârımıza adeta hazan mevsiminde...
Anayasa’nın 173’ncü maddesi devletin, esnaf ve sanatkarı koruyucu ve destekleyici tedbirler alacağını hükme bağlıyor ama esnafımızı ne koruyan ne de destekleyen bir anlayış var. Ama bol vaat eksilmiyor. Örneğin kaybolmaya yüz tutan mesleklere faizsiz kredi! Gerçekten merak edilen şu; kaybolmaya yüz tutmuş mesleklere kredi verip onları borçlandırmak hangi parlak aklın ürünü acaba? Kaybolanı bulmak, kaybolmanın sınırına geleni ayağa kaldırmak borçla nasıl mümkün olacak? Ama bir gerçek ortada, Türk esnafının borçla güç bela ayakta olduğunun farkındalar başta Başbakan ve iktidar mensupları...
Esnaf a’dan z’ye borçlu, bunalımlı ve buhran içinde. Satılanın yerine yenisi konabiliyor mu; hayır! Günler siftahsız kapanıyor mu evet! İş yapamayan, mal satamayan, müşterisi kalmayan esnafın borçlanması, tek kelimeyle iflas emaresi değil mi? Geçen yıl 3334’e bu yıl sonunda da 409’a çıkacağı planlanan AVM’ler karşısında esnafı perişan eden sanki benim!
Devlet Bahçeli Beyin burada bir hatırlatması da gerçekten tam yerinde...
Tayyip Erdoğan, başbakanlık görevini yürütürken, bakkal esnafına, “Artık sokak aralarındaki bakkal devri kapandı. Hayat şartları bunu gerektiriyor” derken 4. Esnaf ve Sanatkarlar Şurası’nda söylediği şu sözler ibret verici:
“-Bakkal deyip geçemezsiniz, o mahallenin adeta ruhudur, sokağımızın, semtimizin adeta vicdanıdır. Esnafı çıkartıp aldığınızda Türkiye tarihinde geriye hiçbir şey kalmaz”
2010 yılında bakkallarımıza kırmızı kart çıkaracaksın, dört yıl geçtikten sonra “mahallenin ruhu”, “sokağın vicdanı” edebiyatı yapacaksın!
Bakkal, terzi, kunduracı, kasap, fırıncı ve diğer esnaf kolları Türk milletinin değerlerinde çok farklı bir yer tutmaktadır.
Sahii esnaf olmadan büyüme olmayacağını, zenginleşme, refah ve bolluğun hayal olduğunu iktidar sahipleri daha ne zaman anlayacaklardır?
MHP’nin Lideri Devlet Bahçeli Bey, esnafa dönük iyileştirme çözüm önerileri konusunda da bilgiler aktardı bu grup konuşmasında...
Örneğin yeni işyeri açacak esnaf vergi ve borç yükünün endişesinde, bunun üzerinde dikkatle düşünülmesini, çözüm üretilmesini öneriyor. Şoför esnafımızın akaryakıt indirim taleplerini, araçlarını yenilerken bir kereye mahsus ÖTV ve KDV alınmasıyla ilgili beklentilerini not ettiklerini ifade ediyor. SGK prim teşvikiyle ilgili taleplerin ve kullanılan enerji fiyatlarında indirim yapılmasıyla ilgili isteklerin farkında oyduklarını söylüyor. Düşük faizli finansman desteği ve mevcut faiz oranlarının daha da aşağılara çekilmesiyle ilgili arzuları not ettiklerine dikkat çekiyor. Emekli olup da çalışmaya devam eden esnaf ve sanatkârlardan kesilen yüzde 15 oranındaki Sosyal Sigorta Destek Primi’nin kaldırılmasıyla ilgili meşru sızlanmaları duyduklarını da özellikle ifade ediyor. Tabi bazı prim borçlarının yeniden yapılandırılmasını da... Aileleriyle birlikte sayıları 10 milyonu bulan esnaf kesiminin yeniden canlanması umuduyla...
Uzun uzun Türk esnafının hal ve gidişinden söz ettik de şu muhtar zirvesine birkaç kelam etmezsem olmayacak!
Yedir, içir, ağırla; geliş gidişlerini sağla sonra konferans... Elbette Türk muhtarı ağırbaşlılığıyla devlet erbabı olmanın gereğini yapıyor. Şaklabanlar yine de istenildiği gibi ‘Padişahım çok yaşa’ resmi geçidinde.
Saray kıskanılıyormuş!
Yani maksat havuz medyasında hasıl oldu! Ama ben biliyorum ki o devlet erbabı olmanın adabı içinde çokça muhtarım havuzcular gibi düşünmüyor.