Yıl 1938’den 2014’e, tam 76 yıldan beri O’nsuzuz...
“Türk’ü Türkleştiren Türk” Mustafa Kemal Atatürk’ü çok arıyoruz çok...
Öyle hasretiz ki O’nun ilkelerinden taviz verdikçe ayrışıyoruz, cepheleşiyoruz!
O büyük insanın, “Ne mutlu Türk’üm diyene” ifadesinde simgeleşen birlik ve beraberlik mesajını da ne yazık ki anlayamadık!
Sildirdik duvarlardan, sildirdik kentlerden, sildirdik beldelerden kentlerden...
Kimin marifetiyle, bugünkü AKP iktidarının marifetiyle...
Öyle ki, tek yumruk olup yedi düveli Anadolu’dan kovan bu mesajla alay bile etti sözüm ona aziz milletimi yönetenler...
Anlamadılar, anlamını... “Sen ne mutlu Türk’üm dersen birileri de ne mutlu Kürdüm der” gibi ayrıştıran açıklamalar yaptılar...
Ama kim ne yaparsa yapsın aziz Türk milleti, kendisini yeniden dünyaya kabul ettiren Atatürk’ü asla unutmayacaktır.
İktidar sahipleri O’nu unutturma adına devlet dairelerine posterlerini astırmasa da hiç fark etmez! Çünkü Yüce Türk Atatürk, kalplerimizde yaşıyor. Öyle ya iktidar sahipleri her şeyi yapabilir ama kalplerimizi de sökemezler ya!
Örnek mi, işte size örnek...
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenleriydi... Anıtkabirde, birileri ziyaretçileri azaldı dese de O’nun izinden gidenler hep birlikte heyecanla “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye haykırıyordu. Atatürk posterleri ve ay yıldızlı bayrağımız ellerinde küçücük yavrular da haykırıyordu aynı şekilde... Hilesiz, hurdasız kalplerinden geldiği gibi... Hazır kıtalar değildi o körpe beyinler, Atatürk’ün çocuklarıydı...
O’nu hasretle, özlemle anıyoruz bir kere daha...
Ve ben sabahın erken saatinde yine çıkacağım Başkent Ankara turuma... Milli bayramlarda duvarlarına ya da kapı girişlerine Atatürk posterleri asmayan Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi kurum ve kuruluşlarının (!) ayıplarını yine sizlerle paylaşacağım.
Elbette ki ilk durağım bu konuda şaibeli kurumlar olan Yargıtay, Adalet Bakanlığı ek bina, Toprak Mahsulleri Ofisi, Çankaya Kaymakamlığı, Ekonomi Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ile Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı olacak. TOBB’a da uğrayacağım beton duvarlarda ay yıldızlı bayrağımızı görmek için...
Ne acıdır ki bu devlet kurumları milli bayramları Atatürk’süz kutlamayı tercih ediyorlar. Ve ne acıdır ki birer resmi kurum olan camiler milli ve dini günlerimizde ay yıldızdan mahrum beton yığınları olarak bizlere seyrettiriliyor!
Bunca feryatlarım karşısında herkes sağır sultan... Örneğin son olarak 29 Ekim sonrası isim isim dillendirdim. Ama ne hazindir ki suçladığım bu kurumlardan hiçbirinden ses seda çıkmadı.
Elbette bu sessizliğin nedeni suçluluk psikozu... Bunun da ötesinde sen ne yazarsan yaz biz bildiğimizi okuruz hezeyanı...
Sabah çıkacağım Ankara turda Atatürk posteri olmayan tüm kurumların ayıplarını sizlere aktarmaya devam edeceğim. Sen ne yaparsan yap diyenlere de Türkiye Cumhuriyeti’nde son sözü Atatürkçülerin söyleyeceğini ifade edeyim.
Ne hazin değil mi günümüzde O’nu unutturmak isteyenler taa hayatta iken de aleyhinde bindirilmiş kıtalar oluşturmaya kalkışmıştı. Ama beyhude...
Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde yürüyenlere ne mutlu... Ne mutlu O’nun ışıklı yolunda hedefe koşanlara...
Bu arada bu O’nun ölüm yıldönümünde bir kamu kuruluşunun RTÜK’ün sahnelediği komediden de söz etmeden geçmeyelim.
Gerçekten gülüyorum!
Kanal A'nın Atatürk'e hakaretine önce ceza vermediler bu beyzadeler... Sonra bir yerlerden talimat almış olacaklar ki, tepki savmak adına 12 bin liracık ceza verdiler...
RTÜK çok alemsin çok! Ama sizi üst kurul diye oturtanlar utansın. İktidar partisinin atadığı çoğunluk elemanlarısınız, biliyoruz!
Sizin varlık nedeniniz olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna hakaret edilecek ama siz umursamayacaksınız.
Bir gün kapatma cezası ver bakalım bir daha hakarete yeltenebiliyorlar mı?
Verdiğiniz 12 bin liralık ceza nasıl olsa yandaşlara akıtılan reklamlardan kat kat çıkarılır. Siz çocuk mu aldatıyorsunuz? Atatürk’e hakaret edenrler karşılığını bulamıyorsa buna göz yumanların Atatürk düşmanlarından ne farkı kalır?
Ne diyeyim, O’nu unutturmak isteyenler utansın!