Müdavimi değilim TBMM'nin...
Haftadan haftaya, MHP Grup Toplantısına giderim o kadar...
Bu hafta Salı günü de TBMM MHP Grup Toplantısında idim.
Görev sonlanıp basın kartımı alıp çıkarken gözüm kitapçık kolisine takıldı...
“Ali ve Ayşe ile Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı...”
Aylar geçmişti oysa 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın üzerinden...
Kitapçık yeni mi dağıtılıyordu bilemedim!
Açık koliden 2 adet aldım; toruncuklara...
Bizim Ali, 'Dede oku' deyince akşam şöyle sayfaları baştan aşağıya karıştırdım!
Allah'ı var Ulusal Egemenlik Bayramı'nı küçük beyinler için iyi anlatmışlar canım...
Peki ya Atatürk...
Onca sayfacık içinde yukarıda da gördüğünüz gibi bir tek kelime....
ATATÜRK
Ben biliyorum kim olduğunu, siz biliyorsunuz, eyvallah TBMM Başkanı Beyefendi...
Peki o küçücük beyinler biliyor mu, aklı evvel bu kitabı basıma hazırlayanlar?... Ya siz, kitapçığa okey veren yetkililer...
Bir imparatorluğun küllerinden Türkiye Cumhuriyeti'nin doğuşunun kahramanını küçücük beyinlere bir tek kelime ile aktarmak insafsızlık değil midir?
Türkiye Cumhuriyeti'ni "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diyerek parlamenter sistemi taçlandıran O Yüce Türk değil mi?
Ama beyhude...
Büyük Önderimize ait bir sözün yer alışı....
("Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir." sözü tam da bunu anlatmaktadır.)
şeklinde hiç Atatürk'ten bahsedilmeden geçiştirilmemiş mi beynimden vurulmuşa döndüm....
Sayfacıklar arasında siyah beyaz iki de Atatürk'e ait portre...
Sayfa sayfa dolaştım bizim Ali bir defacık “Adatürk…” diyemedi… O küçük resimde seçebilene aşk olsun…
Oysa toruncuk çalışma masamın tam karşısındaki Mustafa Kemal Atatürk’ü her görüşünde şahlanır:“Dedem, Adatürk…”
Dayanamadım, geçtim bilgisayarımın başına…
Çınlattım bütün kulakları...
Ve buna sebep olanları 10 Kasım'da Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatının 78. yılında uyumayan kaldıysa şikayet etmeye karar verdim.
Gerçekten Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e şaşı bakışın en büyük yansıması bu kitapçık...
YAZIK...
YAZIK...
