Türkiye"de hükümete güvenoyu olarak algılanan referandum sonuçlarının akabinde yolum Anadolu"ya düştü.
Ankara"nın kasvetli senaryolarından uzakta sözde Malatya"ya sıla hasretine bir gem vurmak için gitmiştim. Ankara"da medya düzenbazlarının içinden sıyrılıp bir de mutlu bir düğün merasimine katılacaktım.
Düğünü yapar yapmaz başladım çarşı-pazar turlamaya... Önce merkezde gençliğimdeki Malatya"mı aradım. Sonra da beldelere, köylere, ilçemiz Doğanşehir"e gittim, ne var ne yok diye! Elbette Polat"a, doğduğum ve büyüdüğüm güzel beldemi de unutacak değildim.
Benim olduğu kadar herkes için Sürpriz olmayan referandum sonuçlarıyla ilgili olarak biraz nabız tuttum. 8 ay sonra önümüze konulacak olan genel seçim sandığı için de gözlem yaptım!
Bu ziyaret turumda rastladığım her berber dükkanının önünde selamımı verip sohbete daldım. Hani derler ya berberden al haberi diye! Onlar anlattı ben dinledim. Şimdi ben de dilimin döndüğünce anlatılanları özetleyeyim mi?
Evet, kimse heveslenmesin; Anadolu"nun kendine gelmesi artık çok zor! Atı alan Üsküdar"ı çoktaaan geçmiş, gitmiş!
Referandumda 3 puanlık yanılgımın sonucunu da anladım bu ziyaret turumda... Büyük kentlerde vatandaş tatilinden ödün vermedi ya Anadolu"da da görünen o ki herkes rızkının peşinde tarlasında ve bahçesinde geçirmiş o evet-hayır sınavını...
Hükümet olmanın nimetleri her zaman öncelikli ya oy sandıkları da iktidarın nimetinden yararlananlar için konulmuş... Paket paket yardımları alan çoktan kararını vermiş ki erkenden sonuçlar da belli oluvermiş!
Hükümeti beğenmeyen vatandaş ise umursamamış ülkeyi yönetmek için koca koca laflar eden siyasi partilerin temsilcilerini... Kaderine razı, referandumun kenarından bile geçmemiş, hiç mi hiç yaklaşmamış... Gördüğüm manzara bunu ortaya koyuyor. Siyasi partilerin yöneticileri bile kendi dünyasıyla baş başa görünen köyün kılavuz istemeyeceğini anlamış ki çıkan sonuçları hiç mi hiç yadırgamıyor!
Geçimi, ekonomiyi sormama gerek yok! Cevap hazır; devletimize ve hükümetimize Allah zeval vermesin!
Bir vatandaşım argolarla anlattı ama ben anladığınız dilden aktarayım; şöyle diyor:
-Çocuklar büyüyor, devletimiz sağolsun eksiğimizi bırakmıyor. Benim keyfim yerinde, avrat da valiliğin-kaymakamlığın önünde Küçük sıpa yeni doğdu ya parasını alacak. Ellerinden öper büyüklerin eğitim parasını alıyor. Eh daha ne isteyelim, gül gibi geçinip gidiyoruz! Daha nidek; yeşil kartımız da cebimizde; yaşayıp gidiyoruz işte!
Kolaycılık almış başını gitmiş Anadolu"da anlayacağınız... Ankara"daki saygıdeğer büyüklerim, kısacası Anadolu"da manzara vahim!
Herkes hazıra alışmış! Üretmek yerine devlet kesesinden bedavadan tüketmek son moda olmuş! Kentlerdeki vakıf kapılarında gördüğüm profesyonel fakir profili Anadolu"yu da istila etmiş. Sosyal devlet adına yapılan hizmetler hazıra konmayı öne çıkarıyor! Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının kapılarında sefilleri oynayıp rol yaparak yardım dilenen dilenene!
Biri 5 lira arıyor köy minibüsüne binip gitmek için Kimileri kahvede gidip oyun oynamak için harçlığını bekliyor...
Vakıfçılık ve yöneticilik pozlarına bürünen birileri de maalesef dilenciliğin özendirildiği bu kapıda gelene gidene tafra satıyor!
Haa, unutmadan nakledeyim; bir muhtarımın da selamı var! Köyüne giden yolda yıllara boyun eğerek paslanan isimlerinin bulunduğu tabelaları değiştirmek için bile bir hayırsever (!) bekliyorlar.
İşte Anadolu"daki manzara... Hiç güzellik yok mu derseniz, onu da bir başka yazımda aktarayım. Özellikle de Muammer Amcayı
Şimdi, Haziran"a az kaldı, önceliğim sandıktan çıkmak isteyenlere Anadolu"yu duyurmak oldu. Atı alan saltanatını perçinlemeden Aniden şahlanış gibi bir şeyler yapmak durumunda artık!
Durum böyle böyle... Haberiniz ola!