AKP iktidarının moda vergisi ÖTV, 2002 yılından bu yana vatandaşın başının belası...
Vatandaşın başının belası ÖTV’miz Hazinemizin ise altın yumurtlayan tavuğu...
12 Haziran 2002’de adı ÖTV olarak değiştirilen ve vatandaşların satın aldığı ürünler üzerinden alınan vergi pardon “Güncelleme” ile devlet 10 yılda kasasını doldurdu.
O günden bu yana “Zam” kelimesini unutup “Güncelleme” ile vatandaşı uyutan AKP iktidarı bir kere daha “Güncelleme”ye sığınınca bu defa tepkiler büyük oldu.
Vatandaş, düşük enflasyon uykusunda iken bir hikmeti olacak ki ÖTV bombası fena patladı!
Elektrik ve doğalgaz zamlarının telaşına düşen halkımız daha ne oluyor diyemeden ÖTV güncellemeleriyle uyandı.
AKP iktidarı haricinde herkes kaçak içki ve sigara girişinin patlayacağından endişeli iken Başbakanımız, Kızılcahamam’dan seslendi:
“-Kardeşim sigarayı içmezsin, olur biter.
Alkolü daha az tüketirsin olur biter.
Biraz daha düşür harcamayı...”
Galiba Başbakan, Hazine’nin altın yumurtlayan tavuğu, yani iktidarının en önemli geliri ÖTV’ye darbe vurmak istiyor!
Oysa sigara ve alkolden 10 yılda 67 milyar dolar gelir sağlandı.
9 yıllık iktidarlarında sadece petrol ürünlerinden de devletin kasasına 186 milyar lira girdi.
Yani AKP hükümeti bütçesini, yaptığı zamlarla alkol ve sigaradan aldığı vergi ile tutturabiliyor.
Unutmayalım ki, devletin en büyük dış kaynağı IMF’den alınan kredi toplamı bile 47 yıl boyunca 50 milyar dolara ancak ulaşıyor. Bu rakam, sadece sigara ve alkolden alınan ÖTV tutarına ulaşamıyor.
Sonra da Başbakanımız kalkıp “Kardeşim içmeyin” diyebiliyor!
Bir hatırlatma daha yapalım; Özel Tüketim Vergisi, 1999’da iktidar olanlar tarafından, asrın felaketi deprem mağdurları için konuldu ama devleti dolayısıyla AKP iktidarlarını kurtardı!
Şimdi Başbakanımız kalkmış altın yumurtlayan tavuğu kesiyor; kim inanır dediğine?
Ama Başbakanımızın asıl korkusu başka...
Malum, Türkiye’nin cari açık sorunu var ve Başbakan, “Eşeği sağlam kazığa bağlayacağız” diyor!
Sonra da büyük korkusunu dillendiriyor:
“…İşi sıkı tutmazsak biz de Yunanistan’ın durumuna mı düşelim?”
***
Zühal Topçu Hanımefendi’ye alkış
İskandinav ülkeleri; Türkiye’deki ayrılıkçılara şemsiye adeta...
İsveç, Norveç, Danimarka... Sonra Hollanda, Belçika ve diğerleri...
Ülkemizden kaytarıp soluğu aldıkları ülkelerde Türkiye’yi gambazlayanların baştacı edildiği diyarlar bunlar...
Dün de bugün de değişen bir şey olmadı. Kimse de bir şey söylemedi.
Özellikle İsveç, gambazcıların yatağı olan ülkelerden birisi oldu.
İşte bu İsveç’in İstanbul Başkonsolosu’nun dışa vurduğu Türk milliyetçiliği düşmanlığı bu defa Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Zuhal Topçu Hanımefendi sayesinde duvara tosladı.
Stockholm’de bir çalışma ziyaretinin son gününde verilen veda yemeğinde Bay Başkonsolos, iktidar partisi yalakalığı yapıp AKP’li misafirinin yanında BDP’li ve CHP’li misafirini baş tacı yaptı. Bay Başkonsolos, bunları protokolde baş köşeye oturtup Zuhal Hanım’ı da başka masaya davet edince makyajı döküldü!
Haklı olarak salonu terk eden Zuhal Topçu Hanımefendi’ye yapılanları AKP’li, CHP’li ve BDP’li kadın vekil içlerine sindirmiş olacaklar ki protokolde ağırlandılar.
Ama Zuhal Topçu Hanımefendi’ye yapılanları hazmedemeyen bir de Büyükelçimiz Zergün Korutürk idi. O da hemen protokolden ayrılarak başka masaya geçti. Bay Başkonsolos Torkel Stiernlöf ise, yaptığı haltın farkına vardı ve diz bile çökerek özür diledi ama Zuhal Hanım, blöf yapmadığını gösterircesine verilen yemekten ayrıldı.
İsveçli’ye haddini bildiren Zühal Topçu Hanımefendi’yi alkışlıyorum.
***
“Haftanın duyurusu” ile yazımızı noktalayalım:
BDP ve bilumum sol partiler, tek masa etrafında birleşme kararı almışlar!
Oy bölmekten başka işe yaramayan bir masa bir sandalye peşinde koşan partilere duyurulur!