Doğanşehir"e 10, Akçadağ"a yine aynı mesafede olan Polat, bu iki ilçenin arasında geleceğini arayan bir garip belde.
Ben, bir gazeteci-yazar olarak yılların ihmalinden bir nebze olsun Polat"ımızı kurtarmak adına kaynakları araştırınca ortaya güzel şeyler çıkmaya başladı.
Bir kere en başta 240 yıllık tarih safsatası sona erdi. Karye-i Polat başlıklı makalemizde de ifade ettiğimiz gibi Polat"ın tarihinin sadece Velioğullarından ibaret olmadığı ortaya çıktı. Ben şuna inanıyorum ki, Polat"ın tarihini araştıranlar önce ve mutlaka Akçadağ tarihine iyi bakmak durumundadır. Bu nedenle de bu yazımda da Milli Eğitim Bakanlığıı"nın kaynaklarında Arga tarihi başlıklı araştırmaya dayanarak bilgilerinizi tazelemeye çalışacağım.
İtiraz edenler var ise, hemen Doğu sınırımızdan başlayarak tüm Anadolu"yu sarmalayan Polat isimli köyler ile Polateli, Polatlı gibi ilçelerin derinliklerine bir baksınlar.
Neden Akçadağ"a bu kadar önem veriyorsun diye itirazda bulunanlara ise, dedelerinin ya da babalarının doğum yerine bir bakmalarını tavsiye ediyorum.
Arga kelimesi Bilge Umar"ın Türkiye"deki Tarihsel Adlar kitabındaki bilgilere göre, Yukarı, yüksek, sınır, ışıldayan, parıldayan, ışıltı, parıltı, ak, gümüş (parlak) anlamlarına geliyor.
Tarihçilere göre Arga"nın tarihi, Luviler"e yani Hititleri oluşturan ana topluluklardan birisine dayanıyor. Dikkat buyurun, Polat"ın hemen böğründeki Arga"nın tarihi bu kadar eski ise yöremizi 250-300 yıla sığdıranlar haksızlık yapmıyorlar mı?
Bölgede Roma-Bizans dönemi kalıntılarına da sık rastlanıyor. Ferik burada bir parantez açalım belki de Frig Kalesi gibi kalıntılar yörenin ilkçağlardan beri iskan edildiğini gösteriyor.
Böyle olunca 1946 yılına kadar Polat"ın bağlı olduğu Akçadağ"ın Hititler döneminde kurulduğu sonucuna ulaşılıyor. Yani taa M.Ö. 1500"lere...
64 yıl öncesine kadar Polat"ın da bağlı olduğu Akçadağ"ın eski Anadolu"da kuzey-güney ve doğu-batı Suriye ve Mısır yol güzergahı üzerinde bulunması sebebiyle her dönemde önemini koruduğu tahmin ediliyor.
TÜRKLERİN YERLEŞİMİ
Arga"da, Bizans - İslam mücadeleleri sırasında gerek Arap ve gerek Abbasilere yardım eden Türk askerler için garnizonlar oluşturularak Anadolu"nun içlerine akınlarda bulunuluyor. Bu dönemde yöremize Türkler yerleşmeye başlıyor. Daha sonra da, Selçuklu Türkleri görülmeye başlıyor Arga ve yöresinde...
Malazgirt Zaferi"nden sonra Anadolu"nun hızla Türkmen nüfusu ile iskan edilmeye başlandığını her halde uzun uzun anlatmaya gerek yok.
Yeniden Akçadağ bölgesine dönecek olursak 1074 yılından sonra yöremiz, merkezi Tokat-Niksar olan Danişmendoğlu Ahmed tarafından kurulan Danişmendli Beyliği topraklarına dahil oluyor.
VE, HAÇLI BELASI...
Ve, bu tarihlerde Anadolu Beyliklerinin belası Haçlı Seferleri başlıyor. Akçadağ ve çevresi de Haçlı Seferlerinden etkileniyor. Haçlılar, Antakya ve Urfa bölgelerinden sonra Adıyaman-Malatya bölgesinde de harekete geçiyor. 1101 tarihinde Danişmendli Ahmed Gazi"nin, Malatya yöresinde Haçlıları yenmesinin ardından 1. Kılıçarslan bölgeyi Haçlılardan temizliyor ve Malatya çevresini de 1105 tarihinde Anadolu Selçuklu Devleti topraklarına katıyor.
1113 senesinde Malatya çevresi, Harput Hakimi ünlü Artuklu Komutan Balak ya da Belek Gazi tarafından istila edilirken, ova ve çevresindeki yerleşim yerleri yağma edildi. Bu sırada Arga"daki Hıristiyanlardan bir bölümü esir edilerek Harput bölgesine götürülürler. Ancak daha sonra bu esirler Malatya"daki zengin Hıristiyanlar tarafından fidyeleri verilip satın alınarak azat edilir. (Ebu"l-Ferec Tarihi-II, s-352)
1114 yılında ise Hasankeyf Artuklu Emiri İbrahim"in Arga"ya kadar gelip yöreyi yağmaladığını ve bir miktar esir aldığını kaynaklar belirtmektedir. (Süryani Mihail Vekayinamesi, s-65).
Çeşitli kesintilere uğramasına rağmen Arga ve bölge, 1226"ya kadar Danişmendli hakimiyetinde kalır.
MOĞOLLAR VE AKÇADAĞ
1282 yılında Moğol istilasının şiddetinden Akçadağ çevresi de nasibini aldı. Moğollar, Akçadağ ve çevresini yağma ederler, buradaki Hıristiyan ahalinin değerli mallarını aldıkları gibi birçoğunu da esir ederek götürürler.
1283"TEKİ ŞİDDETLİ DEPREM
Akçadağ"da 1283 yılında şiddetli bir deprem olur ve tabir yerindeyse taş taş üstünde kalmaz. Bu tarihte Akçadağ"ın diyakosluk olması önemli bir yerleşim yeri olduğunu ve nüfusunun da çağına göre bugünkü orta halli bir ilçe nüfusu kadar olduğu tahmin edilebilir. (Ebu'l- Ferec)
1400 tarihinde Anadolu"ya girerek Sivas ve Elbistan"ı yerle bir eden Timur, Malatya"ya da gelir, şehri mukavemet olmadan teslim alır. Verilen hediyelerden dolayı halka zarar vermez fakat çevresini Kahta"ya kadar yağmalar. Bu yağmadan Arga ve köyleri de nasibini alır. Hatta ilçemiz Doğanşehir yani o dönemdeki ismiyle Zibatra öyle yağmalanır ki bu olaydan sonra adı Cumhuriyet dönemine kadar Viranşehir olarak kalır.
Bu dönemden Osmanlıların sağlam bir şekilde hakimiyetlerine aldığı 1516"ya kadar Arga ve yöresi İlhanlılar, Memluklular, Dulkadırlılar, Eretnalılar, Akkoyunlular, Osmanlılar, Timur Devleti tarafından zaman zaman ele geçirilerek yönetilir. Ancak en çok Dulkadırlı Beyliği hakimiyetinde kalır.
YÖREYE TÜRKMEN AKINI
Akçadağ ve çevresi özellikle Dulkadırlı Beyliği döneminde yoğun olarak çeşitli Türkmen topluluklarının yerleşimine sahne olur. Özellikle Dulkadırlıların ana topluluğunu oluşturan Harbendelu ve Mihmadlu Yörükleri yanında değişik zamanlarda yöreye Avşar, Kınık, Karkın, Döğer ve Bayındır gibi Oğuz boyları da yerleşir ve bölge tamamen Türkleşir. Bu gün de bu isimleri taşıyan köy adlarına ve insanların soyadlarına sıkça rastlanmaktadır.
EN ÖNEMLİ BİLGİ KAYNAĞI
Akçadağ ve Polat"ın da içinde bulunduğu yöre için en önemli bilgilerin olduğu bir kaynak olarak Kanuni Devri Malatya Tahrir Defterini gösterebiliriz. Çünkü bu kaynakta 1560 tarihinde Malatya ile birlikte Akçadağ"ın köyleriyle birlikte nüfus yapısı, gelirleri, vergileri ayrıntılı olarak kaydediliyor. Bu tapu tahrir defterine göre Akçadağ"ın durumunu şöyle özetleyebiliriz:
Bugünkü Akçadağ ve Hekimhan arazilerine tekabül eden kısım iki nahiye olarak bölümlendirilirken; Hekimhan bölgesi Ağcedağ Nahiyesi, Akçadağ"ın bulunduğu bölge de Kal"a-i Keder Beyt Nahiyesi olarak kaydediliyor. İki nahiye arasında sınır Tohma Çayı"dır. Keder Beyt Köyü günümüzde bulunmamaktadır. Ancak bugünkü Büyükköy civarında olduğu tahmin edilmektedir.
1560 tarihli Osmanlı tapu tahrir defterine göre Akçadağ"ın toplam vergi nüfusu Müslüman 1521 ve gayrimüslim 27"dir. Bu gayrimüslim nüfusun tamamının bugün yeri bile belli olmayan Keder Beyt nahiyesi merkezi olması dikkat çekicidir. Söz konusu tahrir defterine göre Polat ile ilgili rakamlar da şöyledir:
203 er kişi, 109 ev, 34 çift, 18 resmi çift, 57 ailesiyle oturan evli erkek evladı ve 97 bekar erkek. Ve Polat"a bu dönemlerde 22 köy bağlıdır. Doğrusu asırlar önce Polat"a bu kadar köyün bağlı olması tarihimizin daha iyi araştırılması gerektiğinin en can alıcı noktasıdır. 22 köyün bağlı olduğu Karye-i Polat bakın günümüzde ne acı haldedir!
Nüfus bilgilerini yeniden gözden geçirirken bir gerçeği hatırlatalım. Unutulmamalıdır ki bu nüfus, vergi veren erkek nüfusu temsil etmektedir.
Arga"nın o yıllarda köyleriyle birlikte hane sayısı 1021"dir ve bunun 109"u Polat"tadır. Bu dönemde nüfusun 6.500-7.000 kişi arasında olduğunu söylemek mümkündür.
CELALİLERİN AZİZLİĞİ
Akçadağ ve yöresi, Celali isyanları dönemindeki kargaşalıktan da yüksek seviyede etkilendi. Özellikle ünlü Celaliler, Karayazıcı ve Kiziroğlu Mustafa'nın bu sarp ve devletin elinin zor uzandığı yöremizi yurt tutması; Yozgat-Sivas dolaylarında yaylayan ve Halep-Rakka civarında kışlayan Rişvan aşiretlerinin de yaylak ve kışlak yolu üzerinde olmasından dolayı halk olumsuz yönde etkilendi.
Zaman zaman yerleşik halk ile eşkıya ve aşiretler arasında çatışmalar ve kavgalar oluyor, köyler boşaltılıyor, bunun yüzünden de nüfus azalıyor, tarım ve hayvancılık sekteye uğruyordu. 1700'ler ile 1850'lü yıllar arasında yöremiz tam bir çatışma alanı oldu.
KAZA MERKEZİ AKÇADAĞ
Akçadağ, kaza merkezi olarak 18.11.1850 tarihinde bugünkü Levent bucağında teşkilatlandırıldı, 1858 yılında ilçe merkezi şimdiki yerine Arga"ya nakledildi. (BOA Dosya No: 34 Gömlek 55)
Akçadağ kazasına bugünkü Hekimhan, Polat, Hasançelebi ve Çelikhan (sonraları Doğanşehir ve Sürgü) ilçe ve beldeleri de nahiye olarak bağlandı. Bu kadar geniş bir coğrafyanın merkezi olarak Akçadağ yöresinin seçilmesi ve Hamidiye Alaylarından bir birliğin burada teşkil edilmesi tesadüfi değildir.
Bu arada Doğanşehir 1929"da Besni"den ayrılarak Akçadağ"a bağlandı. 1946"da da Akçadağ"dan ayrılarak ilçe oldu.
3 MART 1894 DEPREMİ
3 Mart 1894"te Malatya ve çevresinde büyük bir deprem oluyor, soğukların devam ettiği bu mevsimde insanlar uzun müddet evlerine giremiyor. Özellikle Akçadağ"ın dağ köylerinde kayalar evlerin üzerlerine yuvarlanıyor, köyler oturulamayacak hale geliyor. Bu depremde Akçadağ ve yöresindeki insan kaybı hakkında maalesef kaynaklarda bilgi yok.
1928"DEKİ KITLIK VE ÇEKİRGE İSTİLASI
1928 yılında Malatya"da olduğu gibi Akçadağ ve yöresinde de büyük bir kuraklık ve ardından kıtlık olur. Bahar gelince insanlar ot yemek zorunda kalır, bu da çeşitli sindirim yolu hastalıklarına sebep olur.
1930"un Nisan ayı sonlarına doğru Akçadağ ve yöresi bir de çekirge istilasına uğrar.
SU VE HAVASIYLA MEŞHUR
Akçadağ ve yöresinin o çağlarda, güzel havası ve suyu olduğu belgelerden anlaşılıyor ki gel de Beypınarı"nı anma. Bu durum, Osmanlı "salname"lerinde de yani yıllıklarında şöyle belirtilmektedir:
Merkez ve merkeze bağlı köy ve nahiyelerin su ve havasındaki güzellik, gelişmelerine elverişli ise de, alanın çok dağlık olması gelişmesini sekteye uğratmaktadır.
Yeni tarihi kaynaklarda yeniden birlikte olmak ümidiyle...
***
Yüce Türk milletinin mübarek Mevlid Kandili"ni kutluyor, bu mübarek gecenin Türkiye"nin refah, bolluk ve kurtuluşuna vesile olmasını Yüce Allahımdan niyaz ediyorum. (R.D.)