Ak Partinin genel politikası Malatya ölçeğinde konumuz olsa da bu konuda fikir yürütmek, uzaktan ahkâm kesmek olur.
Ak Partinin genel politikası Malatya ölçeğinde konumuz olsa da bu konuda fikir yürütmek, uzaktan ahkâm kesmek olur.
O nedenle genel politikaya girme niyetim yok.
Ancak Malatya’da olup bitenleri de bu önemli günlerde gazeteci olarak ortaya koymayı vazifem olarak görüyorum.
Ak Parti, Malatya yerelinde vizyon erozyonuna uğramış mıdır, çizgisinden sapmış mıdır, değerlerinden taviz vermiş midir?
Ben Ak Partiliyim diyenlerin içinde bir burukluk var mıdır?
Ak Partili değilim ama oyumu veririm diyenlerin gönlü rahat mıdır, yoksa yerelde berbat ama genel gidişat ve liderlerin konumu iyi diyerek mi oy veriyorlar?
Tabelamıza yazılan Büyükşehir ibaresi ile büyümediğimiz kesin, bu nedenle küçük yerlerin derdi maalesef büyük oluyor. Taraflar daha kesin çizgilerle ayrılıyor, bir kişi nefes alıp verse herkesin haberi oluyor, suçlar saklanamıyor, güzellikler hasetliklerle gizleniyor, çıkar ilişkilerine kılıf bulunamıyor, hısım akrabalık ve dar bölgecilik ön plana çıkıyor, çeşitli eğilimden gelenlerin menşei herkes tarafından biliniyor ve olumsuzluk olarak değerlendiriliyor vs…
Bu şartların yerel siyasetçiler tarafından iyi değerlendirilmesi ve her an göz önünde bulundurulması gerekir. Bu noktaya bir örnek vermek gerekirse: Şu an Malatya’yı Ankara’da temsil eden Bakanımızın olmayışı, Malatya’nın sahipsiz olduğunun en bariz göstergesidir.
Diploma istemeyen bir meslek olarak hayatımızda yerini almaya başlayan siyaset, herkesin egosunun gizli bir yerlerinde mutlaka var. Kişisel gelişimle, liyakat kazanılarak talip olunması gereken bu görev, şehrimizde tamamen tesadüflere bağlı. Kişisel liyakat olmadan bir anda talip olunur ve kişisel liyakatine bakılmadan yukarıda saydığımız yerel şartlar göz önüne alınarak oy verilir, görev teslim edilir. Bunlara bölgemiz insanının isyancı ruhu ve inatçılığını da dâhil etmek gerekir.
Liyakatsiz insan için görev çok ağırdır, zordur. Sık sık başarısızlıklar yaşanır. Bu başarısızlıklar derhal örtbas edilir ve mazeretler üretiliverir. Zaten etrafına öbek öbek kutuplaşmalar olmuştur. Yine yukarıda belirttiğimiz şartları içeren bu öbeklerden en tehlikelisi, çok basit çıkarlarını temin için oluşanlardır. Bunlar beş paralık menfaatleri için memleketi ateşe atmaktan çekinmeyecek tiplerdir. Her an şak şak tutmaya, her an hataları kapatmaya, her an yoldan çıkarmaya hazırdırlar.
Hatta göreve getirilen kişiyi elde tutmak için en adi yöntemleri bile denerler. Tavlamak, piyazlamak, doyurmak, yetmez ise nefsani arzuların giderilmesi yönünde bile yöntemler denerler. Hatta bunların tespitlerini yapıp gelecekte şantaj için derin arşivlere atmayı bile ihmal etmezler…
Malatya bu gün tam da bunları yaşıyor…
Malatya’da bir elin 5 parmağından az bürokrat kurumlarda üst düzey görev yapıyor.
2014 Yerel seçimlerinden sonra Malatya Büyükşehir Belediyesi üst düzey yöneticiler ithal, büyük ilçe belediyeleri başkanların taraftarından oluşan eski çalışma arkadaşları…
Küçük ilçeler, devrolunan belediyelerden miras kalan vasıfsız elemanlarla dolu.
Hizmet belirli ölçüde verilebiliyor.
İhalelerde tarafgirlik tavan yapmış durumda.
Özellikle, Çilesiz bölgesinde ki yabani yapılaşma zirve yaptı.
Mahkeme kararı ile yıkım kararı verilen binalarla ilgili herhangi bir uygulama yapılmaması.
2013 yıllık Ak Parti iktidarının milletvekili olduğundan bi haber vekiller hala sorun çözeceğine gittiği yerde sorunları dinliyor.
Kayısı ile ilgili ağzı olanın yalnızca Malatya ölçeğinde konuştuğu gerçeğinden yola çıktığımızda kayısının gerçekten sahipsiz olduğuna kanaat getiriyoruz.
Milli Eğitim’de ne kadar gerilere gittiğimiz aşikar.
İnönü Üniversitesi, devlet üniversiteleri arkasında nal topluyor.
Aslında saymakla bitmeyecek sıkıntılarımız olduğu halde, yukarıda yazdıklarım sorun olmaktan çıkartılsın, Malatya kendi kendine yeter.
Aday adayları içinde gerçekten son derece liyakatli ve bütün bu oyunları bozacak, söylentilerden çok hizmet edecek, rantiyecilere pas vermeyecek, Malatya’ya gerçekten hizmet edecek çürütecek insanlar vardır.
Seçildikten sonra da, aklını, fikrini, edebini ve haddini kontrol etmelidir.
Az kalsın unutuyordum, AK Partili delegelerin neden oy kullanmaya teveccühün azaldığını yazmayı; cevabı basit aslında "sonucu belli olan seçimlerde veya temayüllerde oy kullanmanın mantıksız olduğu kanaatine vardıkları" için olsa gerek.
Saygılarımla.