Aday adayı balonları üfleniyor, yakında havada uçuşurlar
Yerel seçim kazanının yavaş yavaş kaynamaya başladığı bugünlerde Malatya siyaset arenasında balonlar üflenmeye başladı, yakında havada uçuşurlar…
Mart 2014’te yapılacak seçimler, bizde Haziran 2013’ten beri konuşuluyor. Nisan 2013’den beri de profesyonel araştırma şirketleri tüm Türkiye’de olduğu gibi Malatya’da da anket yapıyor. Çıkan sonuçlara göre hâlihazırda görev yapan belediye başkanlarının tekrar aday olması istenmiyor…
Gelelim üflenmeye başlayan balonlara;
- Aday adayı olmamı çevremden israrla istiyorlar…
- Ankara’dan işi bağlamış…
- Bürokrasi de çevresi çok…
- Kurulduğundan beri partiye beklentisiz hizmet veriyor, aday adayı olmak en doğal hakkı…
- Ehliyet liyakati olan sensin aday ol…
-Bir -iki milletvekili hariç diğerleri seni destekler…
- Medya sadece senden bahsediyor…
- Yıllardır bu memlekete hizmet ettin, adaylık senin hakkın…
- Artık icraat zamanı yani sıra sende…
- Kamuoyu araştırması falan hikâye, senin ne kadar nüfuzlu olduğunu herkes biliyor…
- Artık millete hizmet etme zamanı ve bunun üstesinden yalnızca sen gelirsin…
- Senin müdüründen eksiğin mi var sen ol!
- Hırsız olmayan biri aday olmalı ve bu kişi de sensin…
- Siyaseti senden daha iyi bilen yok, kesinlikle sen aday olmalısın..
Yukarıda örneklerini verdiğimiz bir çok cümle kulaklara üflenerek bazı kişiler siyaset arenasına yönlendiriliyor…
İşin garip yanı kendini şimdiden belediye başkanı koltuğuna oturur vaziyette düşünenler dahi var. Gardrobunu yenileyenler, hayatı boyunca yakın akrabası hariç konu komşunun düğününe, taziyesine gitmeyenler, çevresinde vefat edenleri, düğünü, nişanı takip eder oldu. Hatta birçoğu şimdiye kadar nüfus cüzdanından başka kimliği olmadığı halde aday adayı ‘Kartviziti’ bastırdı bile.
Seçimleri geçim kaynağı olarak gören simsarlar bilirkişi edasıyla “seçime hazırladıkları aday adayının” çevresinde pervane olup, eve barka uğramaz oldu.
Dost meclisinde yıllar önce aday adayı olan bir ağabeyin anlattıklarını paylaşayım belki aday adayı olacaklar ders çıkarır!
“2007 seçimlerinde mevcut iktidara yakın bir dostum “Hazırlığını yap milletvekili adayımsın” dedi. Bu sözü söyleyen Türkiye’de söz sahibi bir kişi idi ve benim “ hayır aday olmam” demek gibi lüksüm yoktu. Bu bilgiyi ilk olarak eşimle paylaştım. Derken eş dost sevinçten evimize akın ettiler. Oğlum “baba birkaç koyu renk takım elbise kravat, ayakkabı” alalım, hatta terzide diktirelim siyasette adettendir” dedi. Denilenler bir bir uygulandı. Eş, dost, akraba evimizde, seçmen seçim bürosunda adaylar açıklanana kadar yedi içti, afişler reklam panolarını süsledi. Ve dananın kuyruğunun koptuğu gün: “Evimiz boşalmış, eşim bile erkenden yatmıştı.”