Eskiden “Ramazan coşkusunun her yerde yaşatılması çok güzel bir duyguydu."
Zamanında varlıklı ailelerin paylaştığı muhteşem yemek fotolarına dahi inanın
ses etmiyordum. Paraları var ki harcıyorlar, varsın yesinler diyiyordum. Lakin bu sene artık bu düşünceme net bir şekilde karşıyım.
Bunun en temel nedeni tabii ki ekonomik sıkıntılarla boğuşuyor olmamız.
Ayrıca...
Şehrimde her sokak başında bir dilenci, sayısız ekmek kuyruğu, çöpten hurda toplayan okul çağında ki çocukların sesleri, İşkur'un kapısında iş arayan binlerce genç, ucuz şeker ve et için sıraya dizilen; binlerce hemşehrimi görünce ramazan coşkusunun yaşanabileceğine de artık pek inancım kalmadı.
Son zamanlarda zübük beyzadelerin ekonomik tavsiyelerini de dinleyince yüreğim artık kan ağlıyor.
Bir kesim var ki onlar tam bir akıl tutulması.
Ekonomik krizi fırsat bilerek kaos yaratma peşindeler. Felaket tellalı olan bu şovmenler, akbabalar koltuklarını korumak adına fakirlerin üzerinden siyaset yapıyorlar. Yani anlayacağınız fakir; hem masada hem sokakta ciğeri beş para etmez adamlara meze oluyor.
Sorsanız sözde halk için ölüyorlar!
Hadi oradan mezar definecileri!
Bu dünyada kim ne derse desin; Birtek yoksul, yoksulun halinden anlar.
Onların umrunda mı biberin kilosu " 25 Tl "
Onların umrunda mı domatesin kilosu "20 Tl "
Onların umrunda mı 5 litrelik ayçiçek yağı
"165 Tl"
Onların umrunda mı faturanı, kiranı ödemeyememişsin.
Onların umrunda mı 5 kilo şeker "50 Tl"
Onların umrunda mı bir kilo et "120 Tl"
Onların umrunda mı bir ekmek "3 Tl"
Onların umrunda mı ulaşım "4.5 Tl "
Onların umrunda mı en düşük kira 1500 Tl
Onların umurunda olsaydı şuan milletimiz bu halde olmazdı. Bu milletin tavsiyelere değil; birlikteliğe, yardımlaşmaya, dayanışmaya ihtiyacı var. Bugün varlıklı aileler zekatını verse dünya üzerinde tek bir tane yoksul göremezsiniz. Zübük beyzadeler fakire vaaz vereceğine;
Lüks arabalardan insinler,
Villalarda oturmasınlar,
Takım elbiseleri ile fakirlerin semtine uğramasınlar,
Yatlar, katlar, gemiler, otomobiller, makam araçları, yazlıklar almasınlar,
Carcaflı mekanlarda, otellerde, envai çeşit yemekler ile donatılmış masalarda poz vermesinler.
Kendi çocuklarını, akrabalarını, dostlarını en iyi makamlara oturtmasınlar.
Yetimin hakkını çalmasınlar, çalışanların hakkını fazlası ile versinler.
O zaman anlayalım ki; halka hizmet hakka hizmettir.
Malatya'dan bırakın ramazan coşkusunun çıkmasını, herhangi bir kutsal havanın belirlenmesi şu süreçte mümkün değil.
Sözlerim dünya geneline yayılan ekonomik krizde suçlu olarak gösterilen "Türkiye'min" liderine, dürüst yol arkadaşlarına değil; içimizdeki zübük beyzadelere, fırsatçılara, vampirlere, felaket tellalı tiplemeleredir.
Benim için Ramazan ayı: Oruç tutmanın, ibadet etmenin yanında; yoksulu doyurmanın, yetimi sevindirmenin, ihtiyaç sahibini gözetmenin, fukaraya yardım etmenin, öğrenciye, engelliye vs. destek olmanın adıdır.
Ne verirsen elinle, o gider seninle diyen ecdadımızın nasihatını bilenlere selam olsun.