Anadolu’nun Türkleşmesi, Horasan’dan Anadolu’ya yayılan gönül erlerinin bizlere armağanıdır. Aziz Türk vatanını bizlere bırakan o büyük gönül erenlerine ne kadar dua etsek, azdır...
Ancak günümüzde Anadolu’yu kanıyla, canıyla vatan yapan Türk’ün adının silinmesi için her tuzak fütursuzca sergilenmektedir. Birileri kendini bilmem ne olarak nitelendirecek, aydın olacak ama biri ben Türk’üm diyince yerin dibine sokulacak; işte öyle bir dönemdeyiz.
Milliyetçi Hareket’in Ankara’daki şöleninde Dr. Devlet Bahçeli Bey’in tarihe not düşen önemli açıklamalarını görüyoruz ki birileri çarpıtmakta hayli mahir...
Ancak gerçek şu ki, yapılanlar ve planlar Türk’ün adının silinmesi adına sergilenmektedir. Bu oyunları da Dr. Devlet Bahçeli Bey, dosta düşmana duyururken açıkça şunları söylemiştir:
“-Bizim, soysuzlarla, haramzadelerle ve hainlerle hesabımız vardır... Bu hesap görülmeden dünya bize haramdır, bu hesap kapanmadan rahatlık bize uzaktır..”
Evet Sultan Alparslan’ın 1071’deki Malazgirt zaferi ile yurt ilan edilen Anadolu’da şimdi Türk’e kefen biçme hesapları yapılmaktadır. Devlet Bey, 2071 hedefinde iktidar sahiplerinin Türk’ün olmadığını ilan etmiştir.
Devlet Bey, bu gidişle 2071’de Anadolu’da Türk milletinin kalmayacağına dikkat buyururken Türk’ün asırlar boyu yaşadığı 5 önemli felakete dikkat çekiyor. Bu açıklamalar 2012 yılı biterken önemli feryatlardır ki, milletimiz elbette bunu değerlendirecektir.
Tarih bilgilerimizi yenilemek ve hafızamıza kaydetmek adına gelin bu 5 önemli olaya bir bakalım:
“- İlki, 630 yılında Göktürk Kağanı İl Kağan’ın Çinlilerle girdiği mücadeleden mağlubiyetle ayrılmasıdır ki bunun sonucunda Orta Asya’daki Türk hâkimiyeti büyük bir darbe almış, Türk boyları dağılmış ve yerlerinden olmuştur.
...İkincisi, 1243 yılında Sivas’ın Kösedağ mevkiinde, İlhanlı Devleti’nin Anadolu Selçukluları çevirme harekâtıyla yenilgiye uğratmasıdır.
...Üçüncüsü, 1402 tarihinde Ankara’nın Çubuk Ovası’nda, Timur’un Yıldırım Beyazıt’ı bozguna uğratıp Fetret Devri’nin fitilini tutuşturmasıdır.
...Dördüncüsü, Birinci Dünya Savaşı’nda sonra son yurdumuzun itilaf devletleri tarafından işgal ve esaret altına alınmasıdır.
Devlet Bey, beşincisini de, 3 Kasım 2002 tarihinde AKP’nin iktidara gelişi olarak göstermekte ve Türk milletinin beşinci yıkım ve muhatap kaldığı tehdit olarak değerlendirmektedir..
Evet, Devlet Bey’in Ankara’dan “Türk milleti sensiz asla” diye haykırarak duyurduğu tespitleri kimileri algılayamadı, kimilerinin de işine gelmedi algılamak... Hatta Devlet Bey’in konuşmasının sonundaki o muhteşem duası bile alaya alınabildi. Oysa bakınız Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’inde ne buyuruyor:
“- Kullarım beni sana soracak olursa, muhakkak ki ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da benim çağrıma cevap versinler ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulsunlar.” BAKARA / 186. AYET
Kim ne derse desin ben o muhteşem dua ile yazıma nokta koymak istiyorum:
“- Biz, kısık sesleriz; minareleri ezansız, gökyüzümüzü bayraksız bırakma Allah’ım.
Müslümanlık ve Türklükle yoğrulan yurdumuzu çaresiz bırakma Allah’ım.
Biliyoruz hasma karşı koymasını, bizi cansız bırakma Allah’ım.
Bizi sevgisiz, susuz, havasız ve vatansız bırakma Allah’ım.
Bizi yersiz, yurtsuz, yarınsız ve yalnız bırakma Allah’ım.
Biz ki, bin yıllık kardeşlik dedik, bizi ayrı düşürme Allah’ım.
Biz ki, bağımsızlıkta karar kıldık, bizi esaret altında bırakma Allah’ım.
Kötülerle mücadelemizde bizi bir başımıza bırakma Allah’ım.
Musibetleri al başımızdan, felaketleri at hanemizden, bizi garip koyma Allah’ım.
Milletimi yaşat, devletimi var et, insanımı huzurlu ve saadetli et; sen bizden yardımını esirgeme Allah’ım.
Bozkurdun başını dik, Ülkücünün alnını açık ve Üç Hilal’in geleceğini kutlu et Allah’ım.
Günahlarımızı affet, bize sevdiklerinden ve sevenlerinden olabilmeyi nasip et Allah’ım.”
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE...