‘‘HOCA, ALLAH DOSTLARINDAN’’
Dün, 28 Şubat post-modern darbesinin 16. yıldönümüydü. Arkasında milyonlarca mağdur bırakan darbenin elebaşlarından bazıları artık yargı önünde hesap veriyor. 28 Şubat sürecinde mağdur edilenlerden birisi de Malatya’da yaşanan başörtüsü olayları nedeniyle idamla yargılanan ve sonrasında 4 ay cezaevinde yatan Ramazan Keskin (Ramazan Hoca).
SENATONUN KARARI ÖĞRENCİLERİ İNFİALE SÜRÜKLEDİ
Ramazan Keskin, 28 Nisan 1999’da İnönü Üniversite Senatosu’nun “başörtülü öğrencilerin kapalı alanlara girmesinin yasaklanması” ile ilgili karar vermesinin öğrencileri infiale sürüklediğini ifade ederek, Cuma olaylarında tanımadıkları kişilerin de esnafı dolaşıp, halkı kışkırtmaya çalıştıklarını, kendisinin de o günlerde insanları şiddetten alıkoymaya çalışan ve manevi değerleri anlatan 1983 yılında 7 kişilik bir komisyonun kararıyla yaptırılan El-Medine Camii’nde(Esnaf Camii) imamlık yaptığını kaydetti.
MÜSLÜMANLARI SİNDİRMEK İÇİN TERTİPLENDİ
1999 yılının Mayıs ayında Malatya’da yaşanan başörtüsü olaylarının, darbeye zemin hazırlamak ve Müslümanları sindirmek için dış güçler, karanlık eller tarafından tertiplendiğini vurgulayan Ramazan Keskin, olayların başörtülü öğrencilerin İnönü Üniversitesi’ne alınmamasıyla başladığını ve bir grup öğrencinin adliye kavşağından Akpınar’a doğru sessiz bir yürüyüş yaptıklarını, birkaç gün içerisinde de üniversite de oturma eylemi gerçekleştirildiğini ifade etti.
O GÜN BİZ BELEDİYE BAŞKANINI ZİYARETTEN DÖNÜYORDUK
İnönü Üniversitesi’ndeki başörtülü 52 öğrencinin polisler tarafından gözaltına alınarak Malatya merkez Polis Karakolu’na götürüldüğünü belirten Keskin,yaşadıklarını ise şöyle anlattı:‘‘ O gün biz Belediye Başkanlığı’na seçilmiş olan Mehmet Yaşar Çerçi’yi ziyaretten dönüyorduk. Akpınar’daki Esnaf İşhanı’nın karşısındaki çay ocağında 6 kız öğrencinin orada olduğunu gördük. O kız kardeşlerimizden biri de yaralıydı. Hemen yaralı bacımızı sağlık kabininde tedavi ettirdik.’’dedi.
‘‘MÜDÜR BEY,MÜDÜR BEY,HOCA ALLAH DOSTLARINDAN’’
Çay Ocağının dışarısında başörtülü öğrencileri tutuklamak üzere bir polis ekibinin de beklediğini söyleyen Ramazan Keskin,‘‘O kız kardeşlerimizi polise vermedik. Ama oraya gelen dönemin Malatya Emniyet Müdürü Kemal İskender ile çay ocağının kapısında karşı karşıya geldik. Yakama yapışarak,“Senin sonun geldi. Seni yok edeceğim. Senin canını alacağım’’ diyerek bana tehditler savurdu. O ara,Petek Taksi’den Cihan ağabey araya girerek ‘‘Müdür Bey, Müdür Bey, Hoca Allah dostlarından.’’şeklinde bir konuşma yaptı.
DIŞARIDAN PROVOKATÖRLER GETİRİLDİ
İlk Cuma olaylarının üniversitedeki eğitime ara verilmesine kısa bir süre kala başörtülü öğrencilerin dönemin İnönü Üniversitesi Rektörü Ömer Şarlak’ın(Şarlak Paşa) talimatıyla askerler, polisler tarafından üniversiteye alınmamasıyla başladığını hatırlatan Ramazan Keskin, “Daha sonra anlaşılmaz bir hal aldı. Tanımadığımız bilmediğimiz kişiler esnafı dolaşıp eyleme davet etti. Olaylar sırasında tepkileri mecrasından çıkarmaya yönelik dışarıdan getirilen provokatörler provokasyon yaptılar. Cuma günü yürüyüşlerindeki temel amaç, başörtülü kızlarımızı eğitime devam ettirmekti. Fakat kirli eller, yabancı güçler medyayı da kullanarak bu işi farklı mecralara çektiler.’’dedi.
‘‘BASKI UYGULAYANLAR MİLLETİN VİCDANINDA MAHKUMLARDIR’’
İkinci Cuma (08.05.1999) olaylarında 40’ı kadın olmak üzere, 236 kişi tutuklandığını ve toplamda ise 600 kişinin de sorguya çekildiğini belirten Keskin,‘‘ Tutuklananlar ve gıyabi tutuklama kararı verilenler arasında basın mensupları da vardı.Medeniyet Gazetesi imtiyaz sahibi oğlum Mehmet Keskin’i, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Şevket Başıbüyük’ü gözaltına aldılar.O günlerde bize,Müslüman kesime baskı uygulayanlar milletin vicdanında mahkumlardır’’ifadesinde bulundu.
MEDENİYET GAZETESİ’NE BASKI UYGULADILAR.
Askerlerin, oğlunun sahibi olduğu gazeteye(Medeniyet Gazetesi) ‘abone’ olan vatandaşların,esnafların birçoğuna baskılar uyguladığını ‘aboneliklerini’ iptal ettirdiğini ifade eden Keskin, o günlerde gazetelerinin kapatılması için darbeci zihniyetin elinden geleni yaptıklarını söyledi.
‘‘HAKK DAVASINDAN ZERRE KADAR VAZGEÇMEM’’
“Muhafazakar kimliği ile ön plana çıkan Malatya o dönem üst olarak seçilmiş ve olaylar orada tatbik edilmeye çalışılmış.’’diyen Ramazan Keskin, inançlı Malatya halkının sağduyusuyla darbe severlerin gerçek planlanan hedeflerine ulaşamadığını kaydetti. Keskin kendisinin 4 ay cezaevinde kaldığını fakat Hakk davasından zerre kadar vazgeçmediğini, bu ülkeyi o dönemlerde ekonomik, sosyal, kültürel,maddi ve özellikle manevi açıdan çöküntüye sürükleyenlerden Allah’ın gerçek dünyada da hesap soracağına inandığını belirtti.
‘‘MALATYA EKONOMİSİNE BÜYÜK BİR DARBE YAPILDI’’
28 Şubat öncesinde bir grup Müslüman arkadaşlarla devletten izin alarak açtıkları İslami Kültür Eğitim Derneği(İKED)’nede baskı yapıldığını ve kapatmak zorunda bırakıldığını anlatan Ramazan Keskin, ‘‘Sadece amacında gençlerimize İslami kültür konusunda katkı sunmak olan İKED’imize de askeri ve emniyet teşkilatından baskı yapıldı. Yaklaşık 1,5 yıl açık kalan derneğimiz kapanmak zorunda bırakıldı. Derneğimiz kapatılmakla kalınmadı aynı zamanda işyerlerimize de baskı yapıldı, maliyeden her gün gelip denetimler gerçekleştirildi. En çok üzüldüğüm noktalardan birisi de bir kuşak genç eğitimsiz kaldı. Malatya ekonomisine büyük bir darbe yapıldı. Allah bir daha o dönemleri, o günleri milletimize yaşatmasın’’dedi.
AİLEM BANA EN ÇOK DESTEK VERENLERDENDİ
Babasının da(Ebuzer Keskin) o dönemde kendisine büyük destek verdiğini, aileyi parçalamamak için büyük mücadele içerisinde bulunduğunu anlatan Keskin, ‘‘Darbeciler benim ailevi yaşantıma dahi müdahalede bulundular. Evimizin etrafını çembere aldılar.Komşularıma beni ve evlatlarımı sormuşlar. Fakat babam, evlatlarım birlik,beraberlik ve dik duruş sergileyerek bütünlüklerini korudular.Üniversite’de okuyan Mustafa’ma ve diğer evlatlarımdan Mehmet’e,Ahmet’e, hele de ilkokula giden Davut’a ve Süleyman’a yapılan baskıları onlar unutmamışlar.Bende bir baba olarak evlatlarımın o günkü azim ve mücadelelerinden dolayı şu anda çok mutluyum’’dedi.
‘‘DARBECİLER O GÜNLERDE GEÇİCİ OLARAK HEDEFİNE ULAŞTI’’
Zekeriya Şengöz ve Fahri Memur’unda yeniden yargılanarak cezaevinden çıkmasını arzuladığını söyleyen Ramazan Keskin, ‘‘Darbeciler o günlerde geçici olarak hedefine ulaştı. Esas hedefine ulaşanlar kalem ve kelam mücadelesin verenlerdir. Adı dahi tam olarak konulmayan bir davadan haksız, suçsuz yere yatan Zekeriya Şengöz, Fahri Memur ve diğer arkadaşların beraat etmesini temenni ediyor, o günkü hukuk tanımaz yargılama süreçlerinin yeniden gözden geçirilmesini istiyoruz’’ şeklinde konuştu. (Sürmanşet)