AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Yapılan döviz işlemlerini sanki gizli saklı, kanun dışı, birilerinden saklanan bir işlemmiş gibi sunmak siyasi ciddiyete yakışmıyor. Yani ekonomi konularında yürütülecek tartışmanın net bir şekilde siyasi ve ekonomik bir tartışma olması gerekir. Kayıtlar orada duruyor. Saat saat, isim isim, hangi işlemler yapılmış, nasıl yapılmış, hangi koşullarda yapılmış, herkesin buna ulaşması mümkündür" dedi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen AK Parti MYK toplantısının ardından önemli açıklamalarda bulundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısı sırasındaki sözlerine değinen Çelik, "Kılıçdaroğlu'nu daha önce uyarmıştık esnafa, öğretmene ve toplumun diğer kesimlerine karşı dışlayıcı bir dil kullanmaması konusunda. Fakat yine esnafımıza hitap ederek, esnafımızın AK Parti ile arasındaki güçlü bağı hedef alarak "Oy verirseniz AK Parti'ye, iki elim yakanızda" diye bir ifade kullanıyor. Zaten Türkiye'nin demokrasi mücadelesi esnafın yakasına yapışanların, esnafın yakasından düşürülme hikayesidir bir boyutuyla da. Bu şekilde tabi ifadelerin, öğretmenleri, esnafları hedef gösteren, "iki elim yakanızda" gibi ifadelerin bu kadar kolaylıkla kullanılabilmesi şaşırtıcı. Ama devam ediyor. Demek ki bilinçli bir politika ısrarlı bir politika. Esnafımız Türkiye'deki demokrasinin, orta sınıfın bel kemiğidir. Türkiye'nin çeşitli vesayet dönemlerinde, demokrasisinin tehdit edildiği dönemlerde esnafımız sadece bir ticaret kesimi ya da bir ekonomik blok olarak değil, aynı zamanda bir siyasi duruş unsuru olarak da Türk demokrasisinin gelişmesi ve bugünlere gelmesine katkı sağlamıştır" açıklamasında bulundu.
"Bizim tarihimizde de bugünkü politikamızda da böyle bir şey yok"
Cumhuriyet Halk Partisi'nin bugünkü grup toplantısında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Suriyelileri hedef aldığını kaydeden Çelik şunları söyledi:
"Biz hep dünyaya karşı şununla övündük, dedik ki; "biz ölümden kaçan insanları ülkemizde misafir ettik ve bu misafir etme duygusu bize atalarımızdan kalan bir mirastır." Geçmişte pek çok zulümden kaçan insanı ülkemizde misafir ettiğimiz gibi, burasının tüm mazlumların sığınağı gibi adlandırılmasını her zaman gururla söylüyoruz. Devletimiz kökleri itibariyle her zaman tüm mazlumların sığınağı olarak adlandırılmıştır ve bu bizim en büyük gurur kaynaklarımızdan bir tanesidir. Tarihten devraldığımız en büyük gurur abidelerinden bir tanesidir. Yine ölümden kaçan insanlar, Suriye'de Irak'ta öldürülme tehlikesinden kaçan insanlar ülkemize sığındılar ve bu büyük millet bir kez daha mazlumların sığınağı olduğunu göstererek onlara sahip çıktı. Biz Avrupa'da bu politikamızı anlatırken şunu net bir şekilde söylerdik her zaman; "Türkiye'de ırkçılık yapan bu durumu istismar eden bir muhalefet partisi yoktur." Zaman zaman bazıları çıktı, "Suriyelileri niye alıyorsunuz gibisinden" hal bu ki söz konusu olan tarih boyunca bu millete ait olan bir şeyi yapmaktı. Ölümden kaçan insanlara sığınak olmak, mazlumların sığınağı olduğumuzu göstermekti. Eğer Türkiye sınırlarını, kapılarını açmasaydı bu insanların hepsi öldürülecekti.
Bugün Kılıçdaroğlu Suriyeliler için harcadığınız parayı şu toplum kesimine harcasaydınız diyerek bu insanları hedef gösteren bir yaklaşım içerisine giriyor. Değerli arkadaşlar biz bu sözleri genelde Avrupa'nın aşırı sağından duyuyoruz. Bazen CHP içerisinden birçok isim CHP'yi bir sosyal demokrat parti olarak konumlandırıyordu ve o zamanki politikalarında katılmadığımız pek çok şey olsa da yine de sosyal demokrat olma arayışlarını iyi bir arayış olarak düşünüyorduk. Bütün bu arayışlar sanki hiç olmamış gibi bugün Avrupa aşırı sağı ile aynı dili konuşan bir tutum içerisine giriyor Sayın Kılıçdaroğlu. Bu insanlara yapılan harcamalar bu insanları ölümden kurtarmak ve daha önce olduğu gibi insanlık dışı yaşamlardan kurtarmak için yapılıyordu.
Yunan adalarında göçmenler nasıl gayri insanı yaşam koşullarına mahkum ediliyorlar. Yunan sahil güvenliği onların botlarını şişleyerek ölüme terk ediyor. Bizim tarihimizde de bugünkü politikamızda da böyle bir şey yok."
"Bu kötü örnek Türk siyasi hayatına bulaşsa, Türk siyasi hayatı için son derece vahim ve içinden çıkılmaz bir yol açılır"
Aile değerleri üzerinden siyaset yapılmasını uygun bulmadıklarını belirten Çelik, "Maalesef aile değerleri üzerinden siyaset yapmaya devam ediyorlar. Şimdi biz diyoruz ki Cumhurbaşkanımızdan eski Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak'tan bahsederken böyle sürekli aile ilişkilerine hedef alan bir yaklaşım içerisine girmeniz ahlaki değil. Diyorlar ki peki bu insanlar görev yaptılar biz bunları eleştirmeyecek miyiz. Siyasi pozisyonları gereği muhalefet bunu tabi ki eleştirecek. Siyasi eleştirilerine zaten cevap veriyoruz. Ama siz bunu aile ilişkileri üzerinden sürdürmeye devam ettiğiniz zaman gayri ahlaki bir iş yapıyorsunuz. Yani Merkez Bankası rezervleri ile ilgili soracaklarınıza cevaplarımız var, ekonomi politikaları ile ilgili soracaklarınız varsa cevabımız var. Fakat tutup ne zaman CHP'deki taciz iddialarını ne yaptınız bunlarla ilgili bir önlem aldınız mı diye sorsak hemen çıkıyorlar aile değerlerine saldıran bir tutum içerisine giriyorlar. Demokratik değerlere saygı konusunda çok parlak bir sicile sahip olmadıklarını biliyoruz ama şimdi siyasi hayatta hiç olmayan bir şeyi yapıyorlar. Politik sorumluluk ve tartışma yerine meselenin içerisine aileyi karıştırıyorlar. Bu son derece saygısız ahlaki olmayan bir yaklaşım Ne zaman sorsanız terör meselesi ile ilgili yaşadığınız bu savunma doğru değil. Daha düzgün ve daha net bir dil kullanmalısınız diye bir eleştiri getirilse hemen aile değerlerine saldıran bir siyaset geliştiriyorlar. Bu hiç sağlıklı değil, Allah'tan bir tek bunlar yapıyorlar. Yoksa bu kötü örnek Türk siyasi hayatına bulaşsa, Türk siyasi hayatı için son derece vahim ve içinden çıkılmaz bir yol açılır" diye konuştu.
"Yapılan döviz işlemlerini sanki gizli saklı, kanun dışı, birilerinden saklanan bir işlemmiş gibi sunmak siyasi ciddiyete yakışmıyor"
Merkez Bankası rezervleri hakkındaki söylentilere de cevap veren Çelik şunları kaydetti:
"Merkez Bankası rezervleri ve diğer konularda sordukları soruların sorulması ve bunlara arkadaşlarımızın verdiği cevaplar açık. Şimdiye kadar gizli yapılmış bir şey yok her şey açık. Her şey kanunlara ve piyasa kurallarına uygun bir şekilde yapılmış. Ülkemize ekonomik saldırıların olduğu bir dönemde arkasından neredeyse küresel tedarik zincirini koparacak kadar güçlü negatif etkileri olan bu pandemi döneminde ortaya çıkan tabloda Türkiye tüm bu dönemdeki finansal istikrarı en başarılı şekilde yönetmiş ülkelerden bir tanesi. Bunun için yapılan döviz işlemlerini sanki gizli saklı, kanun dışı, birilerinden saklanan bir işlemmiş gibi sunmak siyasi ciddiyete yakışmıyor. Yani ekonomi konularında yürütülecek tartışmanın net bir şekilde siyasi ve ekonomik bir tartışma olması gerekir. Kayıtlar orada duruyor. Saat saat, isim isim, hangi işlemler yapılmış, nasıl yapılmış, hangi koşullarda yapılmış, herkesin buna ulaşması mümkündür."
"Türkiye ne kara vatanı konusunda ne mavi vatan konusunda herhangi bir taviz vermeyecek"
Akdeniz ve Ege'deki gelişmeleri yakın bir şekilde takip ettiklerini vurgulayan Çelik, şu açıklamalarda bulundu:
"Biliyorsunuz Yunanistan ile olan istikşafi görüşmeler 5 yıl aradan sonra yeniden başladı. Bu görüşmelerin sağlıklı bir şekilde ilerlemesine güçlü bir destek veriyoruz. Zaten 25 Ocak'ta başlamıştı. Onun sonrasında Avrupa'daki pek çok dostlarımız Türkiye'ye sürekli olarak şunu söylüyorlar, "bu istikşafi görüşmelerin sağladığı sağlıklı zemini koruyun." Biz de diyoruz ki istikşafi görüşmelerin oluşturduğu sağlıklı zemin ve diyaloğu korumaya kararlıyız ama siz bunu sadece tek taraflı olarak bize söylüyorsunuz. Bakın Yunanistan'ın beyanlarındaki saldırganlık ve kışkırtıcılık devam ediyor. Bunu Yunanistan'a da söyleyin. Aynı şekilde Yunanistan'a da şunu söylüyoruz, "biz komşuyuz, şimdiye kadar beraber yaşadık. Bundan sonra da bu coğrafya da beraber yaşayacağız. Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı, Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak veya zarar vermek için kurduğunuz ittifakların hiçbir işe yaramayacağını biz biliyoruz siz de birliyorsunuz. Sonuçta yapacağınız en sağlıklı şey oturup Türkiye Cumhuriyeti ile kazan kazan temelinde bir anlaşmaya varmaktır. Tüm bu bahsettiğimiz konularda. Mama bunun yerine kışkırtıcı beyanlara devam ederseniz, KKTC'nin hak ve menfaatlerini zedeleyen açıklamalar yapmaya devam ederseniz, Ege ve Akdeniz'deki haklarımızı hedef alan açıklamalar yapmaya devam ederseniz devam ederseniz, bu bahsettiğimiz, sağlıklı yürümesini istediğimiz diplomatik süreçlerin maalesef istikrarsızlaşmasından biz sorumlu olmayız. O yüzden Yunanistan'daki tüm siyasetçileri, özellikle Dışişleri Bakanını daha sağlıklı ve temiz bir dil kullanmaya davet ediyoruz.
En son yine Batı Trakya'da ABD ile bir tatbikat gerçekleştirecekler. Türkiye'ye, bizim sınırımıza neredeyse 20 km uzaktaki Dedeağaç'a kadar ulaşıyor. Bu tip eylemlerin hiçbir şekilde Yunanistan'a bir faydası olmayacak, bölgedeki barışa ve aramızdaki sorunların çözülmesine bir faydası olmayacak. Türkiye ne kara vatanı konusunda ne mavi vatan konusunda herhangi bir taviz vermeyecek. Hukuk temelinde, diplomasi temelinde bir çözüm istiyorlarsa biz buna hazırız. Ama sürekli olarak bize, "Türkiye hukuk, diplomasi temelinde yaklaşsın" diyenlerin, Yunanistan'ın bu adımlarını görmezden gelmemesi gerekiyor."
AK Parti Sözcüsü Çelik ayrıca, Batı Şeria'daki Ulusal Yahudi Fonu'nun Müslüman Filistinlilere ait arazileri almakla ilgili bir girişimleri olduğunu ve bunun iki devletli çözüme aykırı ve kışkırtıcı bir adım olduğunu söyledi.
Ayrıca Hayvanları Koruma Kanunu ile ilgili hazırlıkları da görüştüklerini belirten Çelik, "Canlıların eşya olarak nitelendirilmesinin kaldırılmasında, süs olarak nitelendirilmesinin kaldırılmasına kadar geniş bir yelpazede MYK'mız bunu değerlendirdi. Burada insan dışındaki canlıların da korunması, onların zalimane, canice davranıştan korunması için geniş kapsamlı bir düzenleme" dedi.